Bir şeyin iyi ve/veya güzel olup olmadığının ölçüsü ;
Her şeyde sonsuz bir göreceliğin insanı ve insan topluluklarını çözülmeye götüreceği, bunu önlemek için de medeniyetin, ezeli ve ebedi, kadim birtakım değerlerin üstünde yükselmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bir şeyin iyi ve/veya güzel olup olmadığı, bu kadim değerleri ne derece kapsadığına bağlı olacaktır.
Nedir Bu Kadim Değerler?
Akıl, Ahlâk, Adalet, Adap ve Aşk. ‘Akıl’ olmazsa olmaz koşulu insan olmanın, ama tek başına yeterli değil. Çünkü ‘Ahlak’ın denetiminde olmayan aklın eninde sonunda kötülüğe sapması kaçınılmaz. ‘Adalet’ ahlaki değerleri onurlandırmanın yegâne yolu. Özgürlüklerden çok daha önemli, çünkü ahlaki değerlerin şekillendiremediği özgürlükler de, tıpkı akıl gibi, kötülüğe bükülebiliyor. ‘Adap’, akıl-ahlak-adalet üçlüsünün yöntemi. Ve ‘Aşk’…. İnsanoğlunun bekasının sırrı, Dünyayı her gün, yeniden kuran güç….
Bu kadim değerleri hayata taşırken Dürüstlük-yani özü sözü bir olmak; Yiğitlik – yani zorluğu ve imkânsızlığı ilkesel olarak reddetmek; bu kadim değerlere Sadakat; bu değerleri uygulamada Nezaket ve en önemlisi DENGE. Denge, ‘Ayağı Yerde, Başı Bulutlarda’ dediğimiz mertebe. Ayağı yerdelikten gerçekçiliği, mücessem ve kadim değerlere adanmışlığı anlamalısınız. Akıl, Ahlak, Adalet, Adap gibi. ‘Başı bulutlarda’ olmaktan ise, özgürlüğü, tazeliği, yaratıcılığı, düşünülmeyeni düşünmeyi, Aşk’ı.
Aşk içermeyen Akıl, Ahlak, Adalet ve Adap öğrenmeyi zorlaştırır, dogmaları artırır, bağnazlaştırır. Kişinin kendi düşünce sistemini sorgulayamamasını, kendi tertiplerine yenik düşmesini, yeniye ve dönüşüme kapalı olmasını getirir. Öte yandan, Akıl, Ahlak, Adalet ve Adap içermeyen Aşk, yüzeysellik, muğlâklık, fantezileri yaşanmış gerçeklermiş gibi algılama, sunma, delilsizlik, dillendirilen inancın yaşama geçirilemiyor olması, uçukluk, ciddiyetsizlik gibi tuzakları içerir.
Nedir Bu Kadim Değerler?
Akıl, Ahlâk, Adalet, Adap ve Aşk. ‘Akıl’ olmazsa olmaz koşulu insan olmanın, ama tek başına yeterli değil. Çünkü ‘Ahlak’ın denetiminde olmayan aklın eninde sonunda kötülüğe sapması kaçınılmaz. ‘Adalet’ ahlaki değerleri onurlandırmanın yegâne yolu. Özgürlüklerden çok daha önemli, çünkü ahlaki değerlerin şekillendiremediği özgürlükler de, tıpkı akıl gibi, kötülüğe bükülebiliyor. ‘Adap’, akıl-ahlak-adalet üçlüsünün yöntemi. Ve ‘Aşk’…. İnsanoğlunun bekasının sırrı, Dünyayı her gün, yeniden kuran güç….
Bu kadim değerleri hayata taşırken Dürüstlük-yani özü sözü bir olmak; Yiğitlik – yani zorluğu ve imkânsızlığı ilkesel olarak reddetmek; bu kadim değerlere Sadakat; bu değerleri uygulamada Nezaket ve en önemlisi DENGE. Denge, ‘Ayağı Yerde, Başı Bulutlarda’ dediğimiz mertebe. Ayağı yerdelikten gerçekçiliği, mücessem ve kadim değerlere adanmışlığı anlamalısınız. Akıl, Ahlak, Adalet, Adap gibi. ‘Başı bulutlarda’ olmaktan ise, özgürlüğü, tazeliği, yaratıcılığı, düşünülmeyeni düşünmeyi, Aşk’ı.
Aşk içermeyen Akıl, Ahlak, Adalet ve Adap öğrenmeyi zorlaştırır, dogmaları artırır, bağnazlaştırır. Kişinin kendi düşünce sistemini sorgulayamamasını, kendi tertiplerine yenik düşmesini, yeniye ve dönüşüme kapalı olmasını getirir. Öte yandan, Akıl, Ahlak, Adalet ve Adap içermeyen Aşk, yüzeysellik, muğlâklık, fantezileri yaşanmış gerçeklermiş gibi algılama, sunma, delilsizlik, dillendirilen inancın yaşama geçirilemiyor olması, uçukluk, ciddiyetsizlik gibi tuzakları içerir.
..........
"Dünyaya dair olup da, yüzde yüz doğru ya da yüzde yüz yanlış olduğu kanıtlanmış tek bir olgu yoktur."
Yorum Gönder