Onu bu ağlamalar tutuyordu şehirde. Şehir neresi, şehir kim, şehir… Sessizce ağlamayı da bilirdi suskunluğunun hizasında duran kaşları, gözlerinin üstün çizgisi ve alnı.
“O” diyordu…” Onu ağlamalar tutuyor bu şehirde, bu yüzden başı öne eğik yürüyor hep.”
Bir noktanın boyunu uzatıp devam ediyordu sonra. “Başı öne eğik yürüyor şehirde, ağlamalarına tutunarak hızla iniyor korkuluklardan. "Suçsuz olduğundan…” Suçluların arasında suçsuz olmak!
Bu suçla yargılamışlardı onu yargıçlar. Kalemi kırıldığında, son olarak ne istediğini de sormuşlardı…
”Üzerimi örtün, örtün beni, örtümü verin bana ve örtün beni, beni sadece örtün…” demişti gözleriyle. Kirpikleri kıvranan bütün insanların sancısıyla ağlamaklı söylemişti bunu; "örtün beni.."
Yorum Gönder